Hep daha fazlası, dahaların dahası barok mimarisi yakından tanımak ister misiniz? Asla abartmaktan çekinmeden “daha fazla ne yapılabilir?” diye düşünerek hareket edilmiş bir akım ile karşınızdayız. Barok Mimarisi bizlere neler anlatıyor? Barok Mimarisinin tarihi gelişimini birlikte inceleyelim.
Barok Sanatı Nedir?
Barok kelimesi kökünü, Portekizce ’deki “barocco” ve İspanyolca’daki “barucca” sözlüklerden almıştır. Kelime anlamı olarak “şekli bozulmuş inci” anlamına gelmektedir.
Barok mimarı iyi ruhların mimarisidir demezsek olmaz.
Rönesans döneminin kuralları, akılcılığı ve durağanlığı Barok Sanatı tarafından reddedilmiştir. Durağanlığı ve doğanın normlarını reddeden, doğayı kendi şekillendiren bir sanat akımı olmasının yanı sıra vermek istediği büyük bir mesaj barındırır.
Barok sanatı ilahi gücü yansıtmakla beraber, kiliseyi sevdirmeyi amaçlar. İnsanların hoş vakit geçirmelerini sağlamışlardır. Böylece daha güvende ve rahat hissederek kiliseye yönelimi arttırmışlardır.
Barok Mimari Nedir?
Barok Mimari, 16. Ve 18. Yy’de İtalya’da ortaya çıkan bir akımdır. Farklı bakış açısı, yaratıcılığın ön planda olduğu oldukça görkemli yapıların olduğu bu akım sadece mimariyi değil; kültür, sanat, müziği kısacası her alanı etkilemiştir.
Süs havuzları, ihtişamlı saraylar, süslü bahçeler, büyük ustalıkla kullanılmış ışık ve gölgeler, mitolojik figürlere rastlamaktayız. Göze hitap eden, büyük ve bir o kadar da süslü bahçeler sayesinde peyzaj mimarlığı yaygınlaşmıştır.
Barok Mimarisinin Başlıca Özellikleri
Barok Mimarisi döneminde sanatçılar krallıkların ihtişamını yansıtmak amacıyla özenle ışık ve gölgeleri kullanarak yapılarda cepheleri hareketlendirmişlerdir. Bu dönemdeki yapıların cepheleri, oldukça kıvrımlı ve bükülen cephelerden oluşmaktadır.
Sarayların yapısı göz kamaştırıcı bir hal alıyor. Krallıkların büyüklüğü ihtişamı döneme uygun bir şekilde yansıyor. Saraylarda merdiven tasarımları, sayıları artış gösteriyor ve merdivenli salonlar, merdivenli holler inşa ediliyor.
Detaylı incelenmiş ve incelikle işlenmiş yapılar karşımıza çıkmaktadır. Genellikle oval pencereler tercih edilmektedir.
Barok Mimarisi döneminde Gotik Mimari’sinin bırakmış olduğu devasa ve korku veren katedraller yerine hareketli derinlik etkisi veren illüzyonlu çatılar, göze hitap eden hareketli yapılar döneme damgasını vurmuştur.
• Veba salgını anısına dikilmiş Veba sütunları,
• Altın kaplamalı ahşap figürler,
• Renklerin yoğun kullanımı,
• Yarım bırakılan mimari ögeler,
• Işığın dramatik kullanımı,
• Kanatlı melek modelleri, sarmaşık kullanımı yaygındır.
• Dış mekân tasarımından çok dış mekan tasarımına önem verilmiştir.
• Dini yapılarda kaplamalı ahşaplar ve madalyon formlu geniş sahanlar tasarlanmıştır.
Barok Mimarisi Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
İtalya 16. Ve 18. Yy’de Barok Mimarisinin doğuşuna ev sahipliği yapmıştır. Gotik Mimari’sinin aksine huzur veren, hareketli, sıra dışı bir akımdır. Gotik akımı sonrasında insanlar kiliseden uzaklaşmış ve kilisenin bu durumu olumla
Kiliselerin sanat dili Barok Mimarisi ile daha davetkar olmuştur. Duygusallığı ve sıra dışı olmayı benimseyen bu akımda asıl istenen insanların huzur bulması, dikkat çekmek ve insanları mezheplere yönlendirmek amacıyla İncil’den kesitlerin kilise duvarlarına işlendiğine rastlanmaktadır.
Kilisenin önde gelenleri insanları tekrar kiliseye çekmek amacıyla başlatmış oldukları reform desek yanlış olmaz.
Barok Mimarisi’nde Dünyada Öne Çıkan Yapılar
Gesu Kilisesi/İtalya
Gesu Kilisesi, Barok Mimarisinin örneği olarak verilebilecek ilk mimari yapıdır. İtalya’da bulunan kilisenin yapımına1558 yılında başlanmıştır. İsa’nın Mübarek İsmi Kilisesi Roma için oldukça önemli bir yere sahiptir.
Kilisenin içi özenle süslenmiş ve tüm ilgileri üzerine çekmeyi başarmıştır. 1554 Yılında Michealangelo, tasarımlarını tamamladı fakat kardinal tarafından reddedildi. Yıllar sonra Giacimo da Vignola, yeni bir proje tasarlayarak inşaatına başladı.
Vignola öldüğünde ise kilisenin yapımı tamamlanmadı. Giacimo da Vignola tarafından inşaatına başlanılan kilise Giacimo della Porta tarafından tamamlandı.
Gesu Kilisesi’nin ana cephesini inceleyecek olursak eğer ön cephesinin duvarı sipariş kanonları
esas alarak dizayn edilmiştir. Ana girişin üzerinde ise tuğrası olan bir İsa heykeli yerleştirilmiştir.
Nişlere ise azizlerin heykelleri Francis Xavier ve Loyola Ignatius eklenmiştir. Kilisenin iç dizaynı ihtişamı ve dekorasyonuyla dış cepheye göre tezatlık oluşturmaktadır.
Heybetli tapınağın her yanı alçı bezemeyle süslenmiştir. Kubbeli tavanında ise “İsa’nın Zaferi” freski yer almaktadır.
Azizler, peygamberler ve kilise babalarının figürleri yapılan ışık ve gölge oyunu sayesinde kabartma gibi görünmektedir.
Düz görüntülerin bazı teknikler, ışık ve gölgenin yönlendirilmesi ile derin,
Sanatsal görüntü elde edilmiştir. Türbe, altın ve gümüş, renkli mermer, lapis lazuli ve malakitle dekore edilmiştir.
Versay Sarayı/Fransa
Yapımına 1661 yılında başlanan saray günümüzde de müze olarak kullanılmaktadır. Barok mimarisinin önemli yapıtlarından biri olan Versay Sarayı dönemin hayat tarzını yansıtan eşsiz bir sanat eseridir. UNESCO tarafından kültür miraslarını arasında yer almaktadır.
XIII. Louis tarafından yaptırılan saray, av köşkü olarak yapılmıştır. 1630’lu yıllarda ise Mimar Philibert Le Roy tarafından saraya dönüştürülmüştür. Sarayın son haline gelmesi için Kral XIV. Louis tarafından çalışmalar yaptırılmıştır.
Versay Bahçeleri 1661 yılında XIX. Louis tarafından Mimar Abre Le Notre’ye peyzaj çalışmaları yaptırılmıştır. Versay Bahçeleri’nin oluşturulma süreci ise 40 yıl sürmüştür. Sarayın yapımında ise ne ilginçtir ki tuvalet ve banyo yapılmamıştır.
Avrupa’da sarayın kokusunun eşsiz olduğu konuşulmaktadır. Sarayda bulunan tören odaları şerit aks üstüne sıralanmış ve hepsi birbirine açılmıştır. Aynalar Salonu ve Şapeller mimari açıdan oldukça önemlidir.
Aynalar galerisi, merkezi terasın bulunduğu konuma yapılmıştır. Duvar boyunca aynalar ile donatılmıştır.
Aynalar sayesinde duvarlar ışık ile buluşmuş, duvarlara renk gelmiştir.
Şapel ise kare paye ve kemerlerden oluşan alt strüktür üzerinde ince sütunlar Yükselmektedir. Hafif kabartmalarla donatılmıştır.
ST Paul Katedrali/ İngiltere
Tarihi geçmişi 17. Yy’a dayanan yapının en önemli özelliklerinden biriyse Prens Charles ve Prenses Diana’nın düğününe ev sahipliği yapmasıdır.
Yaklaşık 111bin metre olan kubbesi neredeyse dünyanın en uzun kubbesi olabilecek bir yapıdır.
ST Paul Katedralli Londra Psikopozluğu’na ev sahipliği yapmaktadır. Binlerce yıl varolan bu yapı zaman içerisinde çeşitli deformelerle karşı karıya kalmıştır.
Çeşitli doğal afet ve yıkımlara aldırmadan yapılan restorasyonlarla günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.
1300 yılında taştan duvarlı ve çatısı ahşap olan bir kilise yapmışlardır. Yangın sonucu kilise fazlasıyla tahrip olmuştur. Günümüzde hala ST Paul Katedral’ e eşlik eden kilise ise 1710 yılında Christopher Weren tarafından inşa edilmiştir.
Katedral’in en ihtişamlı noktasından bahsedecek olursak; kubbeye çıkılan bölümde 257 basamak bulunmaktadır.
Uzun merdivenlerin sonunda muazzam bir manzara ve Fısıltı Galerisi bizi karşılamaktadır. Duvara söylenen her kelime duvarın ardındaki insan tarafından
Duyulabilmektedir.
İç cephe boyamalarında altın kaplama sebebiyle Altın Galeri adını alan bölüm ise büyüleyici manzarası ile binlerce yıldır ziyaretçileriyle buluşuyor.
Madrid Sarayı/ İspanya
Günümüzde müze olarak halen faaliyet göstermektedir. Kral 6. Felipe tarafından yaptırılmıştır. Kraliyet ailesine bir ömür ev sahipliği için yapılmış olsa da günümüzde kullanılmamaktadır.
Sarayın inşaatına 18.yy’da başlanmıştır. Avrupa’nın en büyük sarayı olmasının yanı sıra Goya, Cravvaggio gibi birçok ünü ressamın eseri bulunmaktadır.
Blenheim Sarayı/ İngiltere
1704 Yılında Fransa’nın Bavyera’ya karşı kazandığı zafer sonrasında İngiliz halkı Marlborough’un ilk Dük’ü olan John Churchill’e hediye edilmiş bir şatodur.
Barok Mimarisi’nin önemli örneklerinden biri olan saray, UNESCO dünya mirasları listesinde yer almıştır.
Sarayın en görkemli bölümlerinden biri ise ilk bakışta büyüleyen, Barok Mimarisi’ni etkili bir biçimde yansıtan görkemli bahçesidir. Sarayın içerisinde yer alan tablolar ve resimler Churchill’in hayatından kesitleri bizlerle buluşturmaktadır.
Trevi Çeşmesi/ İtalya
Günümüzdeki haline gelmesi yaklaşık 30 yıl süren Barok Mimarisi’nin önemli yapılarından biri olan Trevi Çeşmesi’nin yapımına 1732 yılında Nicola Salvi tarafından başlanmıştır.
Çeşmenin orta kısmında mitolojinin önemli isimlerinden olan Posedion, bereket tanrıçaları ve sağlık tanrıçaları figürleri yapıya eşlik etmektedir.
Roma’da savaş esnasında yorgun düşen askerler oldukça susamışlardı. Su arayışları esnasında güzelliği ile göz kamaştıran genç bir kızla karşılaşırlar.
Genç kız, susuzluktan bitkin düşen askerlere günümüzde çeşmenin bulunduğu noktayı kazdıklarında su çıkacağını söyler. Askerler kıza inanmamış olsalar bile susuzluklarına çare bulabilme umuduyla toprağı kazmaya koyulurlar. Suya kavuşmuşlardır.
Tarihte de yer verilen çeşmeye para atılarak dilek dilenmesi yaygın bir davranış haline gelmiştir.
Çeşmenin Platon’un aşk felsefesinden yola çıkılarak at figürleri barındırmasından dolayı, Fontana Di Trevi yani “Aşk Çeşmesi” olarak da anılmaktadır.
Rezidans Würzburg/Almanya
Baulthazar Neuman tarafından 1719 yılında inşaatına başlanan Rezidans Würzbug’un yapımı 1780 yılında tamamlanmıştır.
Dünyada en büyük frenk çizimi, yapının duvarına büyük bir ustalıkla çizilmiştir. Tavanda yer alan bu eşsiz frenk Giovanni Battista Tiepolo tarafından çizilmiştir.
1981 Yılında UNESCO dünya mirasları arasında yer almıştır. Rezidans Würzburg 2. Dünya Savaşı’nda ne yazık ki büyük hasarlar almıştır.
Büyük merdivenleri, oldukça geniş salonları ve ihtişamlı mahseniyle adeta görsel şölen diyebiliriz. Altın yaldızlı heykelleri, süslü bahçesi, süs havuzları ziyaretçilerini etkileyen bu önemli yapı Almanya’nın Würzburg şehrinde bulunmaktadır.
Türkiye’de Barok Yapılar
Doğanın etkisi üzerinde oynamalar yaparak illüzyonlarla Barok Mimari’nden esintileri son yüzyıllarda Osmanlı’da görebiliriz. Avrupa gibi heykellerden ziyade doğa motifleri, illüzyonlu süsleme ve resimlerde Barok etkisi kendini göstermektedir. Türkiye’den Barok örneklerine değinmek gerekirse;
• Dolmabahçe Sarayı
• Nuriosmaniye Camii
• Malta Köşkü
• Fatih Türbesi
• Aynalıkavak Kasrı
• Beylerbeyi Sarayı
• Eyüp Sultan Camii
Dolmabahçe Sarayı
Türk Mimarisi’nin önemli yapıtlarından biri olan Dolmabahçe Sarayı Beşiktaş’ta bulunmaktadır. 1850 Yılında yapımına başlanmış, 13 yıl sonra yapımı tamamlanmıştır. Dolmabahçe Saat Kulesi’de önemli bir Barok Mimarisi eseridir.
Nuriosmaniye Camii
Türkiye’de bulunan ilk Barok Mimarisi örneği Kapalıçarşı’da bulunan Nuriosmaniye Camii’dir.
Osmanlı Mimari’sinin dönüm noktası olan bu yapıt 1755 yılında inşaa edilmiştir. Kare bir planın üzerine tasarlanmış olan camii 174 barok stil cam ile aydınlatılması sağlanmıştır.
Malta Köşkü
Adını yapım aşamasında Malta’dan getirilen taşlardan alan köşk, Beşiktaş’ta Yıldız Park’ta bulunmaktadır. Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmıştır. Özenle yapılmış tavan süslemeleri, altın varaklı aynası ve balık desenleri ile göz kamaştırmaktadır.